About Osmanlıca Dergi
NEDEN OSMANLICA ÖĞRENMELİYİM?
Milletleri millet yapan ve o milleti diğer milletlerden ayrı bir millet yapan temel esaslardan birisi de o milletin kullandığı dil ve alfabesidir. Dil; fikir dünyasının tezahürüdür, kendini ifade edebileceği iletişim aracıdır. Milletin hatırası, ruhu, özü, mayasıdır. Dilini kaybeden milletler, hatırasını, hafızasını hem ferdi hem de milli kimliğini, açıkçası her şeyini kaybetmeye yüz tutmuştur. Dil şuurunu kaybeden bir millet, millet olma şerefini kaybetmekle yüz yüze gelir. Lisan ve yazısını kaybeden bir millet, hafızasını kaybetmiş demektir. Böyle bir millet, kendi kültürüne ve tarihine yabancılaşır, geçmişte ne olduğunu unutur, bugün ve gelecekte ne olacağını bilemez hale gelir.
Osmanlıca; Türklerin yüzyıllar boyunca geliştirdikleri özgün bir dildir. Hem Arapçadan hem Farsçadan faydalanmış ama ikisi de olmamıştır. Gelecekle geçmiş arasındaki köprüyü sağlam kurabilmenin yolu, Osmanlı Türkçesini okuyup anlayabilmekten geçmektedir. Millî kültürümüzün temelini oluşturan eserlerimizin hemen hemen tamamı, Osmanlıcayla yazılmıştır. Hâlbuki yeni neslimiz, dedesinden kalmış bir kitap veya eski bir tapu senedinin, bir paranın, bir çeşme kitabesi, tarihî bir çarşı girişi ya da belki her gün altından geçtiği üniversite giriş kapısında yazılı olan Osmanlıca metnini okuyamadığı gibi, gerek ne manaya geldiği, gerekse estetik zevkini yudumlama imkânından mahrumdur.
Tarih önünde bizden sonraki nesillere köprü olabilme mesuliyetimiz bir yana, sadece sanat noktasında dahi uzak kaldığımız bu mirasın, birçoğu üslup sahibi ve kendi başına ekol olan güzîde hattatlarımızın göz nurlarıyla bir dantelâ gibi işledikleri o kıymet biçilemeyen cânım eserlerinden niceleri, artık yabancı müze ve koleksiyoncuların en güzel köşelerini süslemektedirler. Oysaki kendi memleketimizde ecdadımızın bizlere birer emaneti, birer yadigârı olan ve bir kısmı, aylar süren çalışmalarla ancak hazırlanabilmiş hususi kâğıtlar üzerinde eşsiz birer tabloya dönüşen veya bazen pirinç bir levha ya da mermere asırlara meydan okurcasına kazınan, bazen de uğruna gözünü bile kaybetmek bahasına bir câmi’ kubbesine ilmek ilmek işlenen ve akıllara durgunluk veren hat sanatı numuneleri bugün, apayrı ve şaşılacak bir kadirbilmezliğin incitici yalnızlığına terkedilmişlerdir.
Ecdadımızın her zaman şeref duyduğumuz bin yıllık şanlı bir tarih koridorundan bizlere armağan ettikleri sayısız güzîde eserler fikrî boyutta da bugün çoğumuza, maalesef bir turiste olduğu kadar uzak, anlamsız ve yabancıdır.
Şu halde günümüz gençliğinin hissesine, dedelerinin birkaç bin sene önceki kültür mirasını rahatlıkla okuyup anlayabilen diğer milletlere imrenmek mi düşüyor? Neden biz de kendi çocuğumuza, araştırdığı herhangi bir mevzuda, ecdadının birikimine birinci elden uzanabilme imkânını tanımayalım? Çok boyutlu bir altyapıya sâhip ve tarihine yabancı kalmamış, büyüklerine sevgisini ve saygısını kaybetmemiş bir nesil, geleceğe daha ümidle bakmamızın bir teminatı değil midir? Üzüntüyle belirtelim ki, batılı araştırmacıların hem konuşma dili cihetiyle Türkçeyi, hem de bir yazı dili olan Osmanlı Türkçesini öğrenerek yaptıkları derli toplu araştırmalardan, bugün Osmanlı’nın torunlarından ancak İngilizce bilenler istifade edebilirken, bilimsel çevirileri (!) yapılan bu yabancı kaynaklar da, ne gariptir ki, bir sokak ötedeki kendi millî kütüphanelerimizi referans göstermektedir. Gönlünde millî harstan, kültürden bir nebze olsun hissesi bulunanların, içinde bulunduğumuz bu vaziyete üzülmemesi mümkün değildir. Osmanlıcayı öğrenmek, öz yurdunda kendi kültürüne yabancı kalmış bir neslin vicdan muhasebesinde, ecdadına ve tarihine karşı vadesi çoktan dolmuş bir fikir borcudur. LEARN WHY should OSMANLICA?
Nations that nation and that nation is one nation and the language that he uses an alphabet of basic principles that separate nation from other nations. Language; the idea is a manifestation of the world, is the communication tool to express himself. The memory of the nation, the spirit, the essence is the yeast. People who lose their language, his memory and the memory as well as individual national identity, obviously has begun to lose everything. A nation that loses its language consciousness, comes face to lose the honor of being a nation. A nation that loses its language and writing, it means lost his memory. Such a nation, alienated its own culture and history, forget what happened in the past becomes present and do not know what will happen in the future.
Ottoman; It has developed a unique language of the Turks for centuries. Both have benefited from the Persian and Arabic but both are not. The way to establish a solid bridge between past future passes to be able to read and understand the Ottoman Turkish. Almost all of our work that forms the basis of our national culture, Osmanlıcayl is written. Whereas our new generation, a book or an old deed that remains from his grandfather, a currency, a fountain inscription, a historic market entry, or perhaps it passes under each day as unable to read Ottoman Turkish text is written on the doors of university entrance, you need what they have to sense, as well as aesthetic pleasure of the It is deprived of the opportunity to sip.
History in front of us accept responsibility To be a bridge to the next generation of us aside, just this heritage we stayed away, even in art point, many styles have and they act as a lace with calligraphers our eyes light on eminent with its own school that securities can not be valued dear works of many others, it is now the most beautiful of foreign museums and collectors They are adorned corners. However, their hometown has one entrusted to us of our ancestors, a memento of that and some, could be prepared but with months of work particular turned into a unique table on paper or sometimes engraved defiantly for centuries a slab or marble rice, sometimes you lose even if the eye for the sake of BAHA in a glass' processed stitch by stitch of the dome and the mind-boggling calligraphy samples today, distinct and are left to wonder kadirbilmezlig's hurtful loneliness.
We always honor our ancestors heard a thousand-year illustrious history in the corridor from us in the works they present to our most eminent intellectual dimension in numerous today, unfortunately, as a tourist remote, incomprehensible and foreign.
Thus the share of today's youth, falls covet other people who can understand the previous several thousand years of cultural heritage grandfather read easily? Why we are our own child, in any matters that search, Let's not recognize the opportunity to extend first-hand the accumulation of ancestry? With a multidimensional infrastructure and no longer foreign to the history of a generation that has not lost his love and respect for the great, is not a guarantee of our future look more ümidl sturdy? Sadly state that Turkish is the aspect of both the spoken language of Western scholars, as well as a written language, which is one tidy their research to learn the Ottoman Turkish Ottoman grandson today, but English-speaking benefit it can handle, scientific translations (!) Made these liabilities, what is strange which shows that a reference to our own national library blocks away. In the heart of the national harth, get a little bit of the culture of those shares, it is impossible not to regret that we were in this situation. Learn the Ottoman, the essence of the soul abroad in a generation has remained alien to their culture, ancestry and history is already full term against the idea of debt.